İş Adamları İçin Büyümenin 22 Yolu
Pek çok yöneticinin en büyük dileklerinden biri de iş dünyasında büyümenin formüllerini bulmaktır. Bu nedenle işadamları, sürdürülebilir bir büyümenin nasıl sağlandığına dair örneklerin anlatıldığı kitapları, makaleleri izlemeye çalışır. Yöneticilerin de başucu kitapları arasında başarının formüllerinin sıralandığı pek çok yayın bulunur.
Amerikan Yönetici Derneği’nden Robert K. Tomasko’nun derlemiş olduğu ’Büyümenin 22 miti’ de bahsettiğimiz bu yayınlardan biri. Uzun yıllar büyük ve küçük ölçekli şirketlerle strateji ve organizasyon süreçlerinde çalışan Tomasko, deneyimlerini harmanladığı bu makalede, iş hayatında gerçek ve sürdürülebilir bir büyüme için yapılmaması gereken yanlışları, yaşanmış örneklerle açıklıyor. Biz de bu örnekleri 22 mit olarak derleyen Tomasko’nun çalışmasının bir özetini çıkarttık.
>> Büyüme, gerçek anlamda pazarda sürdürebilir olarak ilerleme ve gelişimle ilgilidir, büyüklükle ilgili değildir. Büyümedeki asıl hedef, maksimum potansiyel sağlamaktır, maksimum büyüklüğe ulaşmak değil. İş dünyasında büyüme fikri, genişleme fikriyle karıştırılabiliniyor.
Faaliyet alanında ve karlılıkta ilerleme, gelişmenin bir sonucu olabilir ama büyümeyi sürükleyen bunlar değildir. Bu durum, yalnızca büyüklüğü artırmanın kestirme yolu olabilir. Bu bir atletin kaslarını büyütmek için kortizon almasına benziyor. Eğer büyüme yalnızca genişlemek için yapılıyorsa, bu çok uzun sürmeyecektir. Hızla genişleyen organizasyonlara önemli olan şu soruyu sormaktır, "Gerçek iş büyütme, nerede son buluyor ve imparatorluk kurma nasıl onun yerini alıyor?"
>>Geçenlerde General Motors’un (GM) CEO’su Rick Wagoner, GM’nin Toyota’ya karşılık ’dünyadaki en büyük araba üreticisi’ gibi bir başlıkta yer alma niyetlerinden vazgeçmediklerini duyurdu. Toyota ile savaşmak iyi bir fikir, ama eğer ’en büyük’ satışlara göre belirlenecekse kimin kazandığı önemli değil. Daha çok araba satarak, otomotiv sektöründe bir numara olamazsın, ama karlı satış sözü verirsen, bu seni değerli kılar. Bazı akademik araştırmalara göre rakiplerine ve pazar payına odaklanan şirketlerin daha az karlı oldukları ve yatırımlarından daha az geri dönüş aldıkları sonucu çıkıyor.
>> Uçak üreticisi Boeing, geçenlerde daha fazla uçak almayı teklif eden en iyi müşterilerinden olan Soutwest Airlines’a “hayır” dedi. Suthwest Airlines bunun yerine ikinci el uçak almaya karar verdi. Şirket disiplin ve kendi kendine dayatılan sınırlamaların sürdürülebilir büyümeleri sürüklediğini keşfetti. Çünkü Boeing geçmişte yaptığı hatalardan sakınmaya çalışıyor. Şirket 1990’larda yapabildiğinden daha fazla uçak satmıştı. Bundan sonra daha fazla uçak yapmaya başladı. Yakın zamanda pazarda çok fazla uçak birikti ve onları indirimli fiyattan satmak zorunda kaldı. Böylece şirket 1997-1998 yılında toplam 4 milyar dolar zarar yazdı.Yönetim kovuldu ve 20 bin çalışan işten çıkarıldı. Bu olaydan sonra şirket akıllı büyümenin önemini öğrendi. Genel satış oyunlarını oynamayı bırakarak disiplin ve sınırlamanın herkes için ne kadar iyi olduğunu gördü.
>> Hızlı büyüme, nadiren en iyi büyümeyi sağlar. Finans profesörü Cyrus Ramezani, sadece büyümeye odaklananların daha az gelir elde ettiklerine dikkat çekiyor. Ramezani, büyümede daha yavaş ve sistemli bir seyir izleyenlerin, gelir sağlamada daha başarılı olduklarını ifade ediyor.
>> Her zaman anlaşılamaz ama düşük fiyatlar popüler olur. Ama ayrıca akılda tutmak önemli ki bu durum kolesterol gibi, yani iki tipi var. İyi düşük fiyatlar ve kötü düşük fiyatlar gibi ayırabiliriz. İyi olanlar, teknolojik inovasyon ve IT kullanımı ile operasyonları ve pazarı yaratabilirler, ayrıca üretim ve süreçleri düşük fiyatları kullanarak şekillendirebilirler. Kötü düşük fiyatlar ise üretim kalitesinde azalmadan geliyor. Bu kötü düşük fiyatlar, ayrıca işle ilgili kararlarda ekonomik olarak sürdürebilir olmama sonucunu doğurur. Buna örnek verecek olursak; Independence Air’ın koltuk fiyatlarını gelirlerinden daha aza indirdiği zaman, ye· tersiz akaryakıt uçak filosunun yakıtı için ödemeyi yapması gerekiyordu.
Büyüme stratejilerinin fiyatlarda hep düşürme temelinde olması, kaçınılmaz bir şekilde sonu getirir. Sonunda yükselttiğin fiyatları düşürebilirsin ama bu, Independence Air’ın bulduğu zor bir yoldur.
>> Daha büyük ve daha başarılı bir şirketin ana faaliyet konusunu büyütmek daha zordur. Bu kısmen böyle çünkü şirketler, daha küçük ve daha fazla çaba harcadıkları dönemde dayanaklarını artırmaya yönelerek, bunu dikkate almaz ve birkaç türlü fikir üretmezler. Genel olarak yapılmış hareketleri desteklemek ve var olan yapıyı korumak, sürece itiraz ederek başlamaktan daha kolaydır.
İşlerle ilgili öngörülen varsayımlardaki bozukluk, daha çok işin bir kısmında başarısızlık meydana geldiğinde fark edilir. Önemli olan bu varsayımları içeren fikirleri, önceden fark ederek bir anlama oturmasını sağlamak ve günün gerçeklerine göre bir alternatif perspektif oluşturmaktır. Örneğin Microsoft, birçok başarı dizisini kazanırken, en büyük rakibi olarak kendisini görüyor.
>> Büyüklük, istendiği kadar harcama yapma olanağı verir. Microsoft da harcama yapanlara bir örnek. Şirket, pazarda kategorisel ürünler yaratmak için 1990’dan beri 30 milyar doların üzerinde Ar-Ge yatırımı yaptı. Bu miktar, gelecek beş en büyük yazılım üreticilerinin toplam harcamalarından daha fazlaya denk geliyor ve şirket Apple tarafından kuşatılan ve Google başlıklarının çalındığı bir dönemde, yeni fikirleriyle biraz ayakaltında da olsa bu sayede üretim yaptı. Büyük bütçeler yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sürüklemiyor, bol nakdin olduğu topluluklar da yaratıcılıkla dolu değiL. Bu ne kadar veya nasıl para harcandığıyla ilgili değil.
>> Sınırlamalar, özgürlük değildir ama yaratıcılığı sürükler. Farklı açılardan durumu düşünmeyi sağlar. Toyota, hibrid yakıtlı araçların üreticiliğinde lider ve bu noktaya uzun zamandan beri var olan stratejik niyeti ile hibrit pazarını domine etmedi. Bu ona sadece bu araçları yaratmak için dikkati sağladı. Çünkü Toyota’nın geleneksel arabaları, yakıt idareli Alman dizelleri ile Avrupa’da rekabet edemiyordu. Şirket onu yakalamaya çalışırken yeni bir yöne hareket etti ve iyi satan Prius’u geliştirdi.
>> Bütün organizasyon el yapılar limitlerin, sınırlamaların üzerine kurulur, büyüklükte sorun ve karmaşa yaratır. Örneğin hayvanlar genişlemek için olduklarından daha geniş hale gelirlerse, kilolarını desteklemek için daha sağlam bacaklara sahip olmaları gerekiyor. Bununla birlikte bacakları kaldırabileceklerinden çok ağır olabilir. İnsanların da buna ilişkin problemleri bulunuyor.
Kapasitemizin boyutlarını geliştirmede son noktaya ulaştık. Düşünce kapasitemizi genişletirken, acı çekebiliriz. Bu düşünce kapasitesindeki genişleme işe dönüştüğünde büyüme gibi çalışanların çok azı, kapasitesini kullanarak şirketin müşteri ve rakiplerini iyi göre biliyor.
>> Büyüme, sınırlanan limitlerin arkasındaki harekettir. Bu çok uzağa hareket etmeye olanak sağlar mı? London Business School’ dan ]ulian Birkinshaw bu soruya "evet" diyor. Gerçek stratejik odaklanması olmayan, çalışanların çok özgür olduğu, organizasyonel birimlerin aşırı özerkliği ve belirsiz sınırları olan Enron şirketinden bahsediyor. Bürokrasi, büyümeyi hapsediyor. Çok uzağa gitmek için girişimcilik güzel bir fikir ve aynı zamanda girişimcilik bürokrasiyi tehlikeye sokuyor.
>> İlgili şirketleri satın almak ve entegre hale gelmek mümkün. Bu Ford’un çelik ürettiğinde, araba ve demiryollarına kendi lokomotiflerini inşa ettiğinde görüldü. Grup olmak, birbiriyle ilgili fonksiyonların eklenmesi, kontrol ve işlem maliyetlerinde indirimi sağlıyor. Bu öncedendi, şimdi ise global dış kaynak kullanımı çağı farklı bir mantığa sahip. Bilgi teknolojileri ve internet, bütün varlıklara sahip olarak çalışma için gerekli uyumu yakalamayı sağlıyor. Ekonomi alanında Nobel ödül sahibi Ronald Coase, şirketlerin nasıl genişlediği konusunda çalışmalar yaptı. Belli bir süre sonra işlem maliyetleri düştü. Ama bir noktada her şeyin dahil olduğu harcamalar yükselirken, organizasyondaki büyüklük ve karmaşa da büyüyor. Büyüklük daha iyidir ama sadece bir hedefe bağlı olduğunda.
>> Birkaç şey üzerine odaklanın. Onları çok önemseyin. Bu büyüme için kötü bir strateji değil. Bu birçok endüstride işe yarayabilir. Apple’ın en üst üretim tasarımcısı Jonathan Ive, şirketin başarısının ardındakileri şöyle anlatıyor: "Biz çok fazla ürün üretmiyoruz. Bu bizim yaptığımız işteki tutumuzun çok önemli bir parçası, böylece gereksiz bir sürü ürünü yapmamış oluyoruz ama sadece ve gerçekten yaptığımız birkaç ürünü çok önemseyerek, onlara odaklanıyoruz."
>> En başarılı büyüme, en üsttekinin teşvikiyle başlar. Ne olursa olsun bu nedenle en tepedeki liderler organizasyon büyümesinde bakım ve desteğinde hayati bir rol oynarlar. Onlar devlet adamı gibidirler, iş dünyasının bugünkü ihtiyaçları ve gelecek için gerekli olan kaynaklar için aracılık eder. Büyümeye yönelmiş CEO’lar onların büyüme şampiyonlarına gerçekten ne olduğuna bakarak, gereken doğru koşulları hazırlamaya odaklanır.
>> İyi bir hazırlama becerisi, şampiyon bir büyüme için gereklidir. Ancak yeterli değil. Bunun için bir de özel bir kafa yapısına sahip olmak gerekiyor. Bu özel kafa yapısı, yaptığın her ne ise onun için nasıl düşündüğünü gösterir. Bu senin içsel mantık sistemin, başının üzerinde taşıdığın bir dünya modelidir. Senin kafa yapın, inançlarının ve varsayımlarının doğmasını sağlıyor. Dikkat edeceğin gerçekler ve onları yapman konusunda karar verdiriyor. En önemlisi ise aynı dikkatle sana bunu geliştirmen ve yönetmen için gerekli beceriyi veriyor.
>> Korku, harekete geçmeyi motive etmede en iyi yoldur. Büyüme ihtiyaçları kişileri istedikleri şeyi yapmaya çeker, onları olmak istemedikleri şeylere zorlamaz. Korku, karlılığın artmasında kullanışlı bir alet olabilir ama büyümenin yolunda kalmamalı. Psikologlar, çevresel vizyonumuzu ve yeteneğimizi kaybetmekten korktuğumuzda daha yaratıcı düşündüğümüzü söylüyor. Hemen harekete geçmeyi düşünüyoruz, uzun vadede alacağımız sonucu değil. Hoşnutsuzluk ve kaçınılmazlık da korkunun kuzenleridir. Bunların ikisi de büyümeyi sürükleyebilir ya da bastırabilir.
>> Bütün vizyonunu alırken ilk adım, büyümeyi ilerletmek olmalı. Güçlü bir iş durumu yaratmak için de en iyi yol, yeni bir fikri desteklemektir. Canlılık, küçük başarılar serisini yaratmaktan geliyor. Bu, zamana ve büyüyenlerin başardıkları yolun kaynaklarına odaklanarak başarılabilinir. Büyüyenler, motivasyonun ne yaptırdığını bilir, harekette üstünlük sağlamaz ama o hareket motivasyondan gelir. Temelde canlılığın ardındaki fikir ise çok basittir; bir şey yap, eğer o şey mümkünse.
>>Büyüyenler, güçlerini hedeflerinden alırlar. Bu, nasıl oluyor? Çoğu bir iş planı ile değil konuşmayla başlıyor. Kaderleri ve gerçeklikleri arasındakilere karar veriyorlar ve şu soruları soruyorlar; "Biz buradayız, burası da olmamız gereken yer. Bu açığın kapanması konusunda herhangi bir fikrin var mı?"
Sonuçta şirketler ne istediklerine odaklanıyor ve istenilen yere nasıl gelineceği hakkında düşünmeye başlıyorlar. Buradaki amaç detaylı bir plan çıkarmak değil, yeni görünümleri ortaya çıkarmak ve işin geleceği konusunda sohbetler geliştirmek. Ayrıca belirsizlik ve tereddütleri de tolere etmek.
>> Başarıyı limitli tutmak, başlangıçta daha büyük kazanım elde etmekten daha iyi olabiliyor. Buna ’bronz madalya etkisi’ deniyor. Olimpiyatlar üzerinde çalışmalar gösteriyor ki bronz madalya kazananlar, gümüş madalya kazanlardan daha mutlular. Çünkü bronz madalya kazanan, hiç madalya kazanmamaktansa bunu kazanmış olmayı iyi görüyor. Ancak gümüş madalya kazanan kişi, genellikle altın madalyayı neden kazanamadığını düşünerek üzülüyor. Bu nedenle küçük kazançlar daha güvenlidir.
>> Uzun vadeli başarılar, kısa vadeli zaferlerden sağlanır. The Limited’in CEO’su Leslie Wexner, bunu şöyle açıklıyor: "Başarı, başarısızlığı doğurur. Çünkü artık her şeyin iyi gittiğini bilirsiniz, ancak her şeyin iyi gitmeyeceğini de düşünmeye başlarsınız. Birbirini izleyen başarılarla, ’kendi savunmazsızlık ve yaralanabilirliğini öngörmek çok daha zor hale gelir."
>> Var olan operasyonlarınızdaki gelişim sürerken, bunun yönetim gözünde bir anlam ifade etmesini sağlamak zordur. ’Çünkü zaten var olan operasyonlarda gelişim sürüyordur, bunu sağlamanız yönetimde çok etki yaratmayabilir. Ama başarısız giden büyüme stratejisini yönetime yeniden sunma, nadiren yapılır. Büyüyenlerin en iyi taktiklerinden biri de işlerin ilerlemesini engellemektir. Buna hiçbir şey yapmamakla başlarlar. İki misli çaba sarf etmeye direnirler. Warren Buffet’ın dediğine bakacak olursak eğer kendinizi bir çukurda bulursanız, yapacağınız en iyi şey kazmayı bırakmaktır.
Cola savaşlarında kaybederken, Pepsi’nin de başına çok iyi bir şey geldi. CocaCola, kola pazarındaki gücünden dolayı kutlanırken Pepsi, çerez gibi atıştırmalık yiyecek alanında "ColaCola" gibi bir marka haline geldi ve daha büyük bir pazar elde etti.
>> Pepsi’nin, Coca-Cola gibi simgesel bir ürünü yok. Temel markalarında böyle bir duygu yoksunluğu, tüketicinin damak tadındaki değişimlerin yönlendirdiği farklı iş kollarında büyümeyi, daha kolay hale getiriyor. Coca-Cola ise diğer tarafta bir simge marka olmanın getirdiği risklerle karşı karşıya kalıyor. Bu da onu New Age çaylar, kahveler, enerji ve sağlık içecekleri gibi farklı pazarlarda genişleme yolları aramasını engelliyor.
Dartmouth Collage yönetim profesörü Sidney Finkelstein, öğrencilerine bir dersi çok iyi öğrenmelerinin tehlikesi konusunda uyarıyor. Birçok liderin bir ’tanımlanma anı’ var ki alınan bir karar onları ünlü yapıyor ve sonrasında hep bununla anılıyor. Ama ne yazık ki bazıları buna öyle bağımlı kalıyor ki, kariyerleri boyunca ortama uygun olup olmadığını dikkate almadan bunu tekrarlamaya çalışıyor. Bu iyi öğrenmediklerinden değil, bir şeyi çok iyi öğrenmeleri nedeniyle ortaya çıkan bir sorun. Kanıtlanmış eksi uygulamaları bırakmak, bir sorun olduğu kadar ilerlemek için de bir ön koşul.
>>Performansının en yüksek seviyede olduğu dönemde işi bırakmasına izin vermek, muhtemelen yönetimin yaptığı en kötü uygulamalardan biridir. Honeywell’i satın alarak GE’in rekor düzeydeki çift haneli gelir artışlarını sürdürmek için gereksiz bir çabaya giren Jack Welch’in emeklilik tarihini uzatmasıyla Seinfeld, patronunun bu uygulamayı unuttuğunu biliyordu. AB regülatörlerini bu anlaşmayı onaylamaya ikna edemeyince Welch’in şöhreti yara aldı. Diğer taraftan 90’ların en popüler TV sitcomu olan dizisini bitirmeye karar verdiğinde bir televizyon yıldızına önerilen en büyük finansal anlaşmayı red ederek Seinfield bir anda yükseldi. Bazıları, Seinfield’in izleyicileri onu terk etmeden onun izleyicilerini terk ettiğini düşünüyordu. Ancak gerçek, onun hayatta tek başına şeyler yapmak istemesiydi.